Davette Ortak Noktalar Gözetilmelidir.

Dersler
Davette Ortak Noktalar Gözetilmelidir.

Davette Ortak Noktalar Gözetilmelidir.

DAVETTE ORTAK NOKTALAR GÖZETİLMELİDİR.

ALLAH’a ve Rasûlüne iman eden bir kimse nasıl ki kendisindeki eksikleri gidermek için bir çaba sarf etmek zorundaysa aynı şekilde en yakınlarından başlayarak çevresini de güzelleştirme gayreti içerisinde olmalıdır.

İnsanları hakka davet etmek için ciltler dolusu kitap okumaya, senelerce ilim öğrenmeye gerek yoktur. Çünkü davet, sadece bu özelliklere sahip kimselere değil tüm ümmete vaciptir. Dolayısıyla tüm Müslümanların daveti taşımak adına yapabileceği bir şey olmalıdır.

Rasulullah’ın (sav.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir; “Benden bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız!” (Buhari, Tirmizi, Darimi, Ahmed.) Bu emir gereğince, bildiğimiz bir ayet bile olsa bunu insanlara ulaştırma gayreti içerisinde olmalıyız. Doğru din anlayışını kendiilerinden öğrendiğimiz ilk Müslümanlar, Rasulullah’tan (sav.) öğrendikleri bir ayet bile olsa bunu hemen başkalarına ulaştırmaya çalışırlardı. 

Davet meselesini ilerleyen bölümlerde daha detaylıca ele alacağımız için şimdilik sadece ayetten çıkardığımız derse geçelim;

İbn’ul Cevzî (rh.) Zadu’l Mesir isimli eserinde Alak suresinin ilk ayetini tefsir ederken şöyle demiştir; “Allah’u teâlâ neden "Yaratan” dedi? Çünkü kâfirler putlarının değil de O'nun yaratıcı olduğunu biliyorlardı.”  

Müşrikler ALLAH’ın varlığını ve yaratıcı olduğunu hatta kainata dair işleri çekip çevirdiğini kabul etmekteydiler. Rabbimiz, onlara bu şekilde kabul ettikleri hususlar üzerinden yaklaşmaktadır. Çünkü muhatab ile ortak noktalar üzerinden sıcak bir bağ kurmak verilmek istenen mesajın kabul edilmesini kolaylaştıracaktır. Şimdi zikredeceğimiz ayette ise bu önemli husus çok daha açık bir şekilde vurgulanmış ve Rabbimiz, davette bulunurken ortak noktalar üzerinden hareket etmemizi beyan etmiştir;

De ki: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aramızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.” Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz Müslümanlarız.” (Al-i İmran, 64.)

Emr-i bil maruf nehy-i anil münker (iyiliği emredip kötülükten sakındırmak), Rabbimize sunduğumuz kulluğumuzun bir parçasıdır. İmanımızı muhafaza etme noktasında nasıl hassasiyetle hareket ediyorsak, namaz ve oruç gibi ibadetlerimize nasıl özen gösteriyorsak tebliğ alanında da aynı ciddiyete sahip olmalıyız. Bu anlamda, yukarıda temas ettiğimiz ayetlerle benzer muhtevaya sahip ayetleri okurken, davetimizi güzelleştirecek yönde dersler çıkarmaya özen göstermeliyiz.